REHBERLİK, AİLE ÇOCUK DANIŞMANLIĞI, YAŞAM KOÇLUĞU, KİŞİSEL GELİŞİM,SAĞLIKLI YAŞAM
:))
LÜTFEN DESTEK OLUN !
26 Mayıs 2011 Perşembe
25 Mayıs 2011 Çarşamba
KALORİ CETVELİ
KALORİ CETVELİ
sebzeler(100gr) | et ürünleri(100gr) | ||
Ispanak | 26 | tavuk | 215 |
domates | 22 | kuzu pirzola | 263 |
mantar | 28 | ördek | 404 |
kuru soğan | 38 | hindi | 160 |
bezelye | 84 | dana eti | 223 |
salatalık | 15 | domuz pirzola | 513 |
patates(haşlanmış) | 76 | biftek | 156 |
patates(kızarmış) | 280 | koyun eti(az yağlı) | 247 |
patates cipsi | 568 | yağlı koyun eti | 310 |
fasulye | 32 | az yağlı sığır eti | 225 |
lahana | 24 | yağlı sığır eti | 301 |
havuç | 42 | ||
karnıbahar | 27 | yağlar(100gr) | |
kereviz | 40 | margarin | 720 |
taze mısır | 96 | tereyağ | 717 |
biber | 22 | sıvı yağ | 884 |
pancar | 43 | iç yağı | 758 |
turp | 19 | ||
pırasa | 52 | kuru sebze(100gr) | |
marul | 14 | pirinç | 363 |
maydanoz | 44 | mercimek | 340 |
enginar | 53 | fasulye | 340 |
patlıcan | 25 | nohut | 360 |
şarküteri (100gr) | şekerli gıdalar(100gr) | ||
jambon | 182 | çikolata | 528 |
yumurta(haşlanmış) | 158 | bal | 315 |
yumurta(beyaz) | 25 | dondurma | 193 |
yumurta(sarı) | 185 | üzüm pekmezi | 293 |
salam | 450 | kakao | 289 |
sosis | 322 | şeker | 385 |
krema | 240 | ||
sucuk | 452 | unlular(100gr) | |
pastırma | 250 | makarna | 369 |
zeytin (siyah) | 207 | talaş böreği | 360 |
zeytin(yeşil) | 144 | beyaz un | 368 |
mısır unu | 368 | ||
kuruyemişler(100gr) | elmalı tart | 276 | |
yer fıstığı | 582 | kepek | 213 |
patlamış mısr | 386 | yufka | 152 |
badem | 598 | beyaz ekmek | 68 |
fındık | 634 | çavdar ekmeğii | 55 |
kestane (haşlanmış) | 131 | çikolatali pasta | 300 |
kestane(kavrulmuş) | 245 | biskuvi | 418 |
şam fıstığı | 594 | pandispanya | 280 |
ceviz | 651 | ||
süt ürünleri(100gr) | |||
yoğurt | 62 | ||
meyveler(100gr) | inek sütü | 61 | |
mandalina | 46 | koyun sütü | 108 |
üzüm | 67 | ayran | 37 |
armut | 61 | beyaz peynir | 235 |
ananas | 52 | kaşar peynir | 404 |
elma | 58 | lor peyniri | 85 |
kayısı | 51 | krem peynir | 349 |
muz | 85 | tulum peyniri | 257 |
kiraz | 70 | dil peyniri | 290 |
vişne | 58 | ||
şeftali | 38 | içecekler(100ml) | |
erik | 75 | kakao (süt&şeker) | 91 |
portakal | 79 | kahve (sade) | 0 |
limon | 27 | kolalı içecek | 39 |
incir | 80 | şekersiz çay | 0 |
çilek | 37 | ice tea | 30 |
karpuz | 26 | viski | 275 |
avokado | 147 | rakı | 335 |
kavun | 33 | bira | 42 |
şarap | 85 | ||
portakal suyu | 45 | ||
elma suyu | 47 |
23 Mayıs 2011 Pazartesi
SEBZE MEYVE TAKVİMİ
Hormonlu gıdalardan kaçmanın en etkili yolu meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketmek. Hangi meyve ve sebzenin hangi mevsimde yetiştiğini gösteren aşağıdaki listeyi kesip buzdolabına yapıştırır ve uygularsanız, çok daha sağlıklı beslenmiş olursunuz:
OCAK
Sebze: Kereviz, lahana, brüksel lahanası, brokoli, pırasa, havuç, ıspanak, pazı, karaturp, kırmızı turp.
Meyve: Nar, portakal, elma, armut, ayva, greyfurt.
ŞUBAT
Sebze: Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, pazı, hindibağ, ıspanak, pırasa, pancar, defne yaprağı, havuç, frenk soğanı, turp.
Meyve: Elma, portakal, muz, armut, greyfurt, ayva.
MART
Sebze: Ispanak, havuç, pırasa,kırmızı turp, brokoli.
Meyve: Elma, muz
NİSAN
Sebze: Taze soğan, taze sarımsak, kuşkonmaz,taze kekik, bakla, marul.
Meyve: Can erik
MAYIS
Sebze: Enginar, bakla, madımak, semizotu, papatya, ebegümeci, domates, salatalık.
Meyve: Çilek, yeşil erik, malta eriği, dut.
HAZİRAN
Sebze: Enginar, taze patates, taze fasulye, bakla (ayın ortasına kadar), bezelye, kabak, sivribiber, domates, salatalık, kuzu ıspanak, semizotu, rezene, marul,üzüm yaprağı, taze soğan, taze sarımsak, dereotu, dolmalık biber, çalı fasulyesi.
Meyve: Kiraz, yeşil erik, malta eriği, kayısı, şeftali, dut.
TEMMUZ
Sebze: Domates, salatalık, bezelye, dereotu, kum havucu, taze fasulye, kuzu ıspanak, kabak, patlıcan, semizotu, sivribiber, dolmalık biber, çalı fasulyesi, barbunya fasulyesi.
Meyve: Kayısı, şeftali, kavun, sarı erik, karpuz, ahududu, vişne.
AĞUSTOS
Sebze: Domates, salatalık, patlıcan, dolmalık biber, çarliston biber, sivribiber, taze fasulye, barbunya fasulyesi, kabak, mısır, kırmızı salçalık biber.
Meyve: Kayısı, kavun, kırmızı erik, şeftali, vişne, böğürtlen, karpuz, incir, mürdüm eriği, üzüm.
EYLÜL
Sebze: Mantar, patlıcan, mısır, pazı, biberiye, barbunya fasulyesi, kabak, dolmalık biber, kırmızı salçalık biber.
Meyve: Mürdüm eriği, fındık, kavun, karpuz, incir, üzüm.
EKİM
Sebze: Mantar, fındık, ceviz, ıspanak, yer elması, pırasa, lahana, kıvırcık salata, kırmızı turp, karnabahar, havuç.
Meyve: Armut, ceviz, üzüm, elma, greyfurt, mandalina, muz.
KASIM
Sebze: Balkabağı, kabak, lahana, kereviz, pırasa, yer elması, havuç, ıspanak, karnabahar, pazı.
Meyve: Ceviz, kestane, üzüm, elma, muz, mandalina, nar, armut, kivi, greyfurt, Trabzon hurması.
ARALIK
Sebze: Balkabağı, lahana, yer elması, pırasa, brüksel lahanası, karnabahar, ıspanak, kereviz, havuç, pazı, kara lahana.
Meyve: Elma, mandalina, portakal, nar, armut, muz, kivi, kestane, greyfurt, ayva.
OCAK
Sebze: Kereviz, lahana, brüksel lahanası, brokoli, pırasa, havuç, ıspanak, pazı, karaturp, kırmızı turp.
Meyve: Nar, portakal, elma, armut, ayva, greyfurt.
ŞUBAT
Sebze: Brokoli, brüksel lahanası, karnabahar, pazı, hindibağ, ıspanak, pırasa, pancar, defne yaprağı, havuç, frenk soğanı, turp.
Meyve: Elma, portakal, muz, armut, greyfurt, ayva.
MART
Sebze: Ispanak, havuç, pırasa,kırmızı turp, brokoli.
Meyve: Elma, muz
NİSAN
Sebze: Taze soğan, taze sarımsak, kuşkonmaz,taze kekik, bakla, marul.
Meyve: Can erik
MAYIS
Sebze: Enginar, bakla, madımak, semizotu, papatya, ebegümeci, domates, salatalık.
Meyve: Çilek, yeşil erik, malta eriği, dut.
HAZİRAN
Sebze: Enginar, taze patates, taze fasulye, bakla (ayın ortasına kadar), bezelye, kabak, sivribiber, domates, salatalık, kuzu ıspanak, semizotu, rezene, marul,üzüm yaprağı, taze soğan, taze sarımsak, dereotu, dolmalık biber, çalı fasulyesi.
Meyve: Kiraz, yeşil erik, malta eriği, kayısı, şeftali, dut.
TEMMUZ
Sebze: Domates, salatalık, bezelye, dereotu, kum havucu, taze fasulye, kuzu ıspanak, kabak, patlıcan, semizotu, sivribiber, dolmalık biber, çalı fasulyesi, barbunya fasulyesi.
Meyve: Kayısı, şeftali, kavun, sarı erik, karpuz, ahududu, vişne.
AĞUSTOS
Sebze: Domates, salatalık, patlıcan, dolmalık biber, çarliston biber, sivribiber, taze fasulye, barbunya fasulyesi, kabak, mısır, kırmızı salçalık biber.
Meyve: Kayısı, kavun, kırmızı erik, şeftali, vişne, böğürtlen, karpuz, incir, mürdüm eriği, üzüm.
EYLÜL
Sebze: Mantar, patlıcan, mısır, pazı, biberiye, barbunya fasulyesi, kabak, dolmalık biber, kırmızı salçalık biber.
Meyve: Mürdüm eriği, fındık, kavun, karpuz, incir, üzüm.
EKİM
Sebze: Mantar, fındık, ceviz, ıspanak, yer elması, pırasa, lahana, kıvırcık salata, kırmızı turp, karnabahar, havuç.
Meyve: Armut, ceviz, üzüm, elma, greyfurt, mandalina, muz.
KASIM
Sebze: Balkabağı, kabak, lahana, kereviz, pırasa, yer elması, havuç, ıspanak, karnabahar, pazı.
Meyve: Ceviz, kestane, üzüm, elma, muz, mandalina, nar, armut, kivi, greyfurt, Trabzon hurması.
ARALIK
Sebze: Balkabağı, lahana, yer elması, pırasa, brüksel lahanası, karnabahar, ıspanak, kereviz, havuç, pazı, kara lahana.
Meyve: Elma, mandalina, portakal, nar, armut, muz, kivi, kestane, greyfurt, ayva.
21 Mayıs 2011 Cumartesi
İŞTAH KESEN YİYECEKLER
Zayıflamak istediğiniz zaman, türlü türlü diyet listeleri, türlü türlü egzersizler denersiniz; ama ne yaparsanız yapın bir türlü iştahınız kapanmıyorsa, sürekli kendinizi aç hissediyorsanız, o süreci kilo vermiş olarak tamamlamanız imkânsızdır.
Hâlbuki zayıflamak istediğinizde sizi acıktırmayacak, iştahınızı bastıracak besinlere diyet listenizde yer vermiş olsanız hem daha hızlı kilo verirsiniz hem de stres altına girmeden açlık krizleri geçirmeden diyet sürecinizi tamamlar ve sorunsuz, sağlıklı bir zayıflamaya kavuşmuş olursunuz.
İştahınızı batıracak olan yiyeceklerden bazılarına değinmek gerekirse;
Krom:
Krom tam anlamıyla bir mineraldir. Krom içeren besinler tükettiğiniz zaman kesinlikle açlık hissi duymazsınız. Krom içeren besinler size tokluk hissi vererek az yemek yemenizi doğal olarak da zayıflamanızı sağlar. Krom içeren yiyecekler tok kalmanız ve zayıflamanızın yanı sıra insülün dengenizi ayarlayarak, kan şekerinizi de dengeler.
Krom içeren besinler: Bol tahıllı ekmek, ceviz, fındık, et, yeşil fasulye, brokoli ve baharatlar. Baharatlardan da özellikle tarçın sizi tok tutmaya bire bir gelir. Bunun yanında ceviz ve fındık krom içermenize rağmen mümkün mertebe az tüketin, zira içerdiği yüksek oranda kalori ile zayıflamak yerine tam tersi kilo almanıza sebep olabilir. Örneğin fındığı gün içinde 2 kahve fincanından fazla tüketmemelisiniz. Cevizi de günde 5 adet den fazla yememelisiniz.
Karbonhidratlar:
Şaşırdınız değil mi? evet haklısınız. Bize sürekli diyet yaparken karbonhidratlardan uzak durmamız gerektiği öğütlendi; ancak karbonhidrat içeren besinlerin içinde sizi tok tutan miktarda vitaminler vardır. Burada dikkat etmeniz gereken tek konu; gün içinde alacağınız karbonhidratın miktarı. Örneğin günde 4 dilim tahıllı ekmek, günde iki öğün makarna veya bulgur pilavı sizi hem tok tutar hamda kilo almanızı sağlamayacak derecede miktarı yeterlidir. Birde karbonhidrat içeren besinlerin yanına, protein içeren besinleri koymazsanız hem tok olursunuz hamda kilo almazsınız.
Triptofan:
Triptofan tam bir aminoasittir. Triptofan, bedinizde mutluluk hormonunu salgılayarak, stressiz bir diyet dönemi geçirmenizi sağlar. Böylece hem tok hem de mutlu hissedeceğiniz bir diyet listesi hazırlayabilirsiniz. Triptofan içeren besinler; muz, yulaf, peynir, avokadoyu sayılabilir. Sabah kahvaltılarınıza sütle birlikte yulafı koyduğunuzda ara öğünlere muzu koyduğunuzda, avakadoyu da salataların içine doğradığınızda oldukça besleyici, tok tutucucu ve kendinizi sinirli hissetmeden geçireceğiniz bir diyet dönemi yaşamış olursunuz.
Hâlbuki zayıflamak istediğinizde sizi acıktırmayacak, iştahınızı bastıracak besinlere diyet listenizde yer vermiş olsanız hem daha hızlı kilo verirsiniz hem de stres altına girmeden açlık krizleri geçirmeden diyet sürecinizi tamamlar ve sorunsuz, sağlıklı bir zayıflamaya kavuşmuş olursunuz.
İştahınızı batıracak olan yiyeceklerden bazılarına değinmek gerekirse;
Krom:
Krom tam anlamıyla bir mineraldir. Krom içeren besinler tükettiğiniz zaman kesinlikle açlık hissi duymazsınız. Krom içeren besinler size tokluk hissi vererek az yemek yemenizi doğal olarak da zayıflamanızı sağlar. Krom içeren yiyecekler tok kalmanız ve zayıflamanızın yanı sıra insülün dengenizi ayarlayarak, kan şekerinizi de dengeler.
Krom içeren besinler: Bol tahıllı ekmek, ceviz, fındık, et, yeşil fasulye, brokoli ve baharatlar. Baharatlardan da özellikle tarçın sizi tok tutmaya bire bir gelir. Bunun yanında ceviz ve fındık krom içermenize rağmen mümkün mertebe az tüketin, zira içerdiği yüksek oranda kalori ile zayıflamak yerine tam tersi kilo almanıza sebep olabilir. Örneğin fındığı gün içinde 2 kahve fincanından fazla tüketmemelisiniz. Cevizi de günde 5 adet den fazla yememelisiniz.
Karbonhidratlar:
Şaşırdınız değil mi? evet haklısınız. Bize sürekli diyet yaparken karbonhidratlardan uzak durmamız gerektiği öğütlendi; ancak karbonhidrat içeren besinlerin içinde sizi tok tutan miktarda vitaminler vardır. Burada dikkat etmeniz gereken tek konu; gün içinde alacağınız karbonhidratın miktarı. Örneğin günde 4 dilim tahıllı ekmek, günde iki öğün makarna veya bulgur pilavı sizi hem tok tutar hamda kilo almanızı sağlamayacak derecede miktarı yeterlidir. Birde karbonhidrat içeren besinlerin yanına, protein içeren besinleri koymazsanız hem tok olursunuz hamda kilo almazsınız.
Triptofan:
Triptofan tam bir aminoasittir. Triptofan, bedinizde mutluluk hormonunu salgılayarak, stressiz bir diyet dönemi geçirmenizi sağlar. Böylece hem tok hem de mutlu hissedeceğiniz bir diyet listesi hazırlayabilirsiniz. Triptofan içeren besinler; muz, yulaf, peynir, avokadoyu sayılabilir. Sabah kahvaltılarınıza sütle birlikte yulafı koyduğunuzda ara öğünlere muzu koyduğunuzda, avakadoyu da salataların içine doğradığınızda oldukça besleyici, tok tutucucu ve kendinizi sinirli hissetmeden geçireceğiniz bir diyet dönemi yaşamış olursunuz.
YAĞ YAKAN YİYECEKLER
Hızla kilo almanıza neden olan besinlerden uzak durmanız kadar, yağ yakan besinleri de sık sık tüketmeniz hızla zayıflamanız için son derece faydalıdır. Yağ yakan besinleri tespit edip, diyet listenize bu yağ yakan yiyecekleri koyup günlük olarak belli oranlarda düzenli olarak tüketirseniz kısa zamanda bir iki beden zayıflayabilirsiniz.
Gün içinde ne kadar egzersiz, spor yaparsanız yapın veya bütün gün aç aç dolasanız bile zayıflayamıyorsanız, bir yerde mutlaka bir hata yapıyorsunuzdur. Bu hata da muhtemelen yağ yakan yiyecekleri tüketmiyor olusunuzdur. Gün içersinde kahvaltınız da dâhil olmak üzere her öğününüze yağ yakıcı besinleri koymalısınız. Peki, yağ yakımını hızlandıran ve sizi hızla zayıflatacak olan besinler hangileridir?
Hızla zayıflamak ve yağ yakımını hızlandırmak için hayatınızda kesinlikle bu 4 ana besine mutlaka yer verin. Kırmızı biber, hindiba, greyfurt ve yoğurt bu 4 besin zayıflamak için hızla yağ yakmak için mucize besinlerdir.
Kırmızı biber
Kırmızı biber içindeki “capcaicin” isimli acı madde, vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırır ve vücut ısısını hızlandırır. Kısacası vücut ısısı ne kadar yükselirse yağ yakımı o kadar hızlanır. Kırmızı biber de vücut ısısını yükselten harika bir zayıflama yiyeceğidir.
Hindiba
Hafif sarı renge çalan bu sebze, içeriğinde kan damarlarına pozitif etki yapan ve hazmı kolaylaştırmaya yarayan ‘intybin’ ya da ‘taraxin’ gibi çok güçlü maddeler barındırıyor. Bu iki mucize madde, vücutta bulunan asitlerin atılmasında ve metabolizmanın hızlı ve düzenli çalışmasında etkin rol oynar. Böylece tatlıya olan istek azalır ve yağ yakımı hızlanır.
Greyfurt
Greyfurt içeriğinde barındırdığı ikincil bitkisel maddeler ve C vitamini sayesinde gerçek bir yağ yakıcı, zayıflatıcı meyvedir. Greyfurt tüketerek gün içinde yasadığınız açlık krizlerini unutabilirsiniz. Aynı zamanda diyet yaparken yasadığınız aşırı halsiz ve yorgun halinizin yerini enerji dolu bir gün alarak hızla yağ yakabilirsiniz.
Yoğurt
Özellikle göbek eritmek için diyet menünüzde kesinlikle yoğurt olmalıdır. Her öğünde yağsız veya az yağlı yoğurt tüketerek hızla yağ yakabilir ve hızla zayıflayabilirsiniz. Her öğün en azından bir su bardağı yoğurt özellikle dümdüz bir karına sahip olmanın garantili yoldur.
Gün içinde ne kadar egzersiz, spor yaparsanız yapın veya bütün gün aç aç dolasanız bile zayıflayamıyorsanız, bir yerde mutlaka bir hata yapıyorsunuzdur. Bu hata da muhtemelen yağ yakan yiyecekleri tüketmiyor olusunuzdur. Gün içersinde kahvaltınız da dâhil olmak üzere her öğününüze yağ yakıcı besinleri koymalısınız. Peki, yağ yakımını hızlandıran ve sizi hızla zayıflatacak olan besinler hangileridir?
Hızla zayıflamak ve yağ yakımını hızlandırmak için hayatınızda kesinlikle bu 4 ana besine mutlaka yer verin. Kırmızı biber, hindiba, greyfurt ve yoğurt bu 4 besin zayıflamak için hızla yağ yakmak için mucize besinlerdir.
Kırmızı biber
Kırmızı biber içindeki “capcaicin” isimli acı madde, vücudunuzdaki kan dolaşımını hızlandırır ve vücut ısısını hızlandırır. Kısacası vücut ısısı ne kadar yükselirse yağ yakımı o kadar hızlanır. Kırmızı biber de vücut ısısını yükselten harika bir zayıflama yiyeceğidir.
Hindiba
Hafif sarı renge çalan bu sebze, içeriğinde kan damarlarına pozitif etki yapan ve hazmı kolaylaştırmaya yarayan ‘intybin’ ya da ‘taraxin’ gibi çok güçlü maddeler barındırıyor. Bu iki mucize madde, vücutta bulunan asitlerin atılmasında ve metabolizmanın hızlı ve düzenli çalışmasında etkin rol oynar. Böylece tatlıya olan istek azalır ve yağ yakımı hızlanır.
Greyfurt
Greyfurt içeriğinde barındırdığı ikincil bitkisel maddeler ve C vitamini sayesinde gerçek bir yağ yakıcı, zayıflatıcı meyvedir. Greyfurt tüketerek gün içinde yasadığınız açlık krizlerini unutabilirsiniz. Aynı zamanda diyet yaparken yasadığınız aşırı halsiz ve yorgun halinizin yerini enerji dolu bir gün alarak hızla yağ yakabilirsiniz.
Yoğurt
Özellikle göbek eritmek için diyet menünüzde kesinlikle yoğurt olmalıdır. Her öğünde yağsız veya az yağlı yoğurt tüketerek hızla yağ yakabilir ve hızla zayıflayabilirsiniz. Her öğün en azından bir su bardağı yoğurt özellikle dümdüz bir karına sahip olmanın garantili yoldur.
MİDE YANMASI
20 ile 50 yaş arasında pekçok kişide görülen çok yaygın bir hastalıktır. Yanması yemekten önce, yemek esnasında veya yemekten iki üç saat sonra hissediliyor. Besinler, sindirim fonksiyonunun bir gereği olarak midede ilk değişikliklere uğrayarak bağırsaklara gönderilmek amacıyla hazırlanıyor. Mide bu fonksiyonunu yaparken iç yüzeyini kaplayan zarın alt kısmındaki salgı hücrelerini, besinlerin olması gereken değişimini sağlamak için uyarıyor. Bu esnada meydana gelen bir dengesizlik, çok fazla asit ortamına ve midenin kendini koruyamamasına neden olarak yanma hissine sebep oluyor.
Atalarımız, midede yanma hissettiklerinde o an bir lokma ekmek içi yerlermiş. Ekmek içi değil ancak o an bir şeyler yemenin doğru bir metod olduğunu savunan günümüz hekimleri de az fakat sık yemeyi tavsiye ediyorlar. Öğünleri küçülterek sık sık yemenin yakınmaları azaltacağını ifade ediyorlar.
Yemek yemeye daha çok vakit ayırın. Ayaküstü değil de sofrada oturarak acele etmeden yiyin. Acele yemek mideye zarar veriyor. Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün.
Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur. Lokmaları uzun uzun çiğneyin. Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar.
Sofradan tıkabasa doymadan kalkın. Mide boş bir torba olduğu için yemek yerken çiğnediğimiz besinler buraya ulaştıkça mide sürekli genişler. Eğer kemerinizi çok sıkmışsanız yanma hissi duymanız çok doğal. İçi dolu bir plastik torbayı düşünün. Tam ortasından bir ipi kemer gibi sıkıca bağlayın. Torba sağa ya da sola çekecek ya da aşağıya doğru sarkacaktır. Mide de aynı böyle… Bu nedenle ölçülü miktarda yemek yiyin.
Akşam öğününden hemen sonra damak kaçamakları yapmayın. Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur. Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı. Yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın. Gece yatarken sağ yana dönerek yatmayın. Besinin mideye girişi sağ taraftan gerçekleştiği için yedikleriniz yeterince hazmedilemeyip mide borusunda yanma hissi oluşabilir.
Yemek yedikten sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin. Aksi takdirde mide işlevini gerektiği gibi yapamaz.
Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir. Bu nedenle yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin.
Sigaradan uzak durun.
Yemekten sonra uzanmayın. Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir.
Bunlardan Uzak Durun
Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve yağlı yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın. Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin. Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein nedeniyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor. Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli.
Kafeinli içecekler mide için çok zararlı. Kahve, çay ve kola gibi içecekler hassas mideyi yorar. Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden yapamıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin.
Gazozlu içecekler ve asitli meyve sularını az için. Domates ya da portakal suyu asitli olduğu için mide yanmasını şiddetlendirebilir. Bu sebeple sulandırarak ve balla tatlandırarak için.
Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun. Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin. Ilınmasını bekleyin.
Alkol midedeki yanma hissini artırır. Hele mide boşken alkol sakın almayın.
Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir.
Şeker yemeyi seviyorsanız naneli olanları seçmeyin.
Mide ağrılarınıza son verecek sağlıklı ve dost besinlerle yemek yemenin keyfini çıkartabilirsiniz…
Karnabahar : Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sorunları giderebilir. İçeriğinde bulunan gefarnato maddesi ülser ilacının hammadesi olarak kullanılıyor.
Lahana : Lahanayı çiğ şekilde yiyin. İnce şeritler halinde doğrayıp salata yapın. Meyve presinde lahananın suyunu sıkıp aynı miktarda elma suyuyla karıştırın ve bunu için. Lahana, doğal ülser ve gastrit ilacı olarak tanınır. 4′te bir lahanayı yıkayıp kalın şeritler biçiminde doğrayın. Bir kerevizi soyarak doğrayın. Bir havucu temizleyip ince ince dilimleyin. Lahana, kereviz ve havucu katı meyve presinde sıkıp sabah akşam suyunu için.
Patates : Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Su,havuç suyu veya kereviz suyuyla karıştırarak için.
Elma sirkesi : Salatalarda veya mezelerde elma sirkesi kullanın.
Maden suyu : Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor. Yemeklerden sonra için.
Ispanak : Ispanağı buharda pişirin veya haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin.
Zeytinyağı : Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor.
Baklagil : Fasulye, bezelye ve mercimekte var olan bioflavionid maddesi, midenin koruma görevini artırıyor.
Muz : Mideyi seven meyvelerin en başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor.
Kızarmış ekmek : Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor.
Meyankökü : Güçlü bir mide koruyucusu ve dostu. Yapılan son incelemelere göre midedeki çok fazla olan asitlenmeyi azaltıyor.
Atalarımız, midede yanma hissettiklerinde o an bir lokma ekmek içi yerlermiş. Ekmek içi değil ancak o an bir şeyler yemenin doğru bir metod olduğunu savunan günümüz hekimleri de az fakat sık yemeyi tavsiye ediyorlar. Öğünleri küçülterek sık sık yemenin yakınmaları azaltacağını ifade ediyorlar.
Yemek yemeye daha çok vakit ayırın. Ayaküstü değil de sofrada oturarak acele etmeden yiyin. Acele yemek mideye zarar veriyor. Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün.
Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur. Lokmaları uzun uzun çiğneyin. Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar.
Sofradan tıkabasa doymadan kalkın. Mide boş bir torba olduğu için yemek yerken çiğnediğimiz besinler buraya ulaştıkça mide sürekli genişler. Eğer kemerinizi çok sıkmışsanız yanma hissi duymanız çok doğal. İçi dolu bir plastik torbayı düşünün. Tam ortasından bir ipi kemer gibi sıkıca bağlayın. Torba sağa ya da sola çekecek ya da aşağıya doğru sarkacaktır. Mide de aynı böyle… Bu nedenle ölçülü miktarda yemek yiyin.
Akşam öğününden hemen sonra damak kaçamakları yapmayın. Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur. Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı. Yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın. Gece yatarken sağ yana dönerek yatmayın. Besinin mideye girişi sağ taraftan gerçekleştiği için yedikleriniz yeterince hazmedilemeyip mide borusunda yanma hissi oluşabilir.
Yemek yedikten sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin. Aksi takdirde mide işlevini gerektiği gibi yapamaz.
Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir. Bu nedenle yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin.
Sigaradan uzak durun.
Yemekten sonra uzanmayın. Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir.
Bunlardan Uzak Durun
Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve yağlı yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın. Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin. Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein nedeniyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor. Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli.
Kafeinli içecekler mide için çok zararlı. Kahve, çay ve kola gibi içecekler hassas mideyi yorar. Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden yapamıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin.
Gazozlu içecekler ve asitli meyve sularını az için. Domates ya da portakal suyu asitli olduğu için mide yanmasını şiddetlendirebilir. Bu sebeple sulandırarak ve balla tatlandırarak için.
Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun. Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin. Ilınmasını bekleyin.
Alkol midedeki yanma hissini artırır. Hele mide boşken alkol sakın almayın.
Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir.
Şeker yemeyi seviyorsanız naneli olanları seçmeyin.
Mide ağrılarınıza son verecek sağlıklı ve dost besinlerle yemek yemenin keyfini çıkartabilirsiniz…
Karnabahar : Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sorunları giderebilir. İçeriğinde bulunan gefarnato maddesi ülser ilacının hammadesi olarak kullanılıyor.
Lahana : Lahanayı çiğ şekilde yiyin. İnce şeritler halinde doğrayıp salata yapın. Meyve presinde lahananın suyunu sıkıp aynı miktarda elma suyuyla karıştırın ve bunu için. Lahana, doğal ülser ve gastrit ilacı olarak tanınır. 4′te bir lahanayı yıkayıp kalın şeritler biçiminde doğrayın. Bir kerevizi soyarak doğrayın. Bir havucu temizleyip ince ince dilimleyin. Lahana, kereviz ve havucu katı meyve presinde sıkıp sabah akşam suyunu için.
Patates : Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Su,havuç suyu veya kereviz suyuyla karıştırarak için.
Elma sirkesi : Salatalarda veya mezelerde elma sirkesi kullanın.
Maden suyu : Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor. Yemeklerden sonra için.
Ispanak : Ispanağı buharda pişirin veya haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin.
Zeytinyağı : Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor.
Baklagil : Fasulye, bezelye ve mercimekte var olan bioflavionid maddesi, midenin koruma görevini artırıyor.
Muz : Mideyi seven meyvelerin en başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor.
Kızarmış ekmek : Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor.
Meyankökü : Güçlü bir mide koruyucusu ve dostu. Yapılan son incelemelere göre midedeki çok fazla olan asitlenmeyi azaltıyor.
VÜCUT TİPİNİZE GÖRE GİYİNMEK
Hangi tip vücutların nasıl giyinmesi gerektiği konusunda fikir sahibi olmak isteyenlere bilgi vericek bu yazıda siz de vücut tipinizi seçerek kıyafet denemelerine hemen başlayın.
Senenin moda çizgilerinden veya bir markanın tarzından yararlansalarda bu vücut tipine uygun giyinmek isteyenlerin içlerini rahatlatmıyor. Kendi vücut tipinizi tanımak ve hangi bölgelerinizi ön plana çıkaracağınızı bilmek; doğru alışveriş yapmak ve en önemlisi kendini iyi hissederek giyinmek adına çok önemli sayılmaktadır.
Kendinize yakışanı ve tarzınızı bilmek bir bütündür. Bu bütünlük sizi şıklığa taşır. Vücut diliniz, tipiniz, saçınız, ses tonunuz ve ifadeniz gibi detaylarla birlikte kıyafetinizi vücut tipinize uygun seçmek en önemli detaydır… Ama vücut tipinizi bilmek ve silüetinizin bilincinde olmak en önemlisidir. 6 ayrı vücut tipinden biri mutlaka size de uyacaktır…
A tipi
A tipi kadınlar dar, düşük omuzlara, küçük-orta beden göğüslere, ince bel ve yuvarlak basenlere sahiptir. Bu tip kadınlar, vücutlarının üst kısmında hareketli, alt kısmında ise düz paça pantolon ya da evaze kesimli etek giymelidir. Buradaki amaç basenlerin yuvarlaklığını bir avantaj olarak kullanarak alt kısma göre daha dar ve küçük olan üst bedenle oranlamaktır. Kruvaze elbiseler, bele oturan ve ampir kesimler tercih edilebilir. Bu vücut tipinde dikkat edilmesi gereken bir nokta da mutlaka topuklu ayakkabı giymektir.Çünkü popoyu yukarda göstererek kalçaları toparlayacaktır.
B tipi
Orta beden göğüs, ince veya orta beden bel ve yuvarlak basen, bu tipin en belirgin özellikleridir. Bu vücut tipi giyinmesi en kolay ve avantajlı vücut tiplerindendir. Mağazalardaki çoğu elbisenin kesimi bu vücut tipine göredir. Vücut tipinizle ilgili bilmeniz gereken en önemli nokta, omuz-basen-göğüs genişliklerinin ve bacak boyu ile üst beden oranıdır. B tipi olan kadınlar, bilek boyu ve düşük bel-düz paça pantolon, kalem ve çan etek, klasik tek düğmeli ve kruvaze ceket gibi birçok farklı modeli giyebilme şansına sahip kadınlardır. Ancak bu tip kadınların iri desenli kumaşlardan ve hareketli formlardan kaçınmalıdır. Bu seçim onları olduklarından kilolu gösterebilir.
C tipi
Bu tip vücutlarda basene oranla omuzlar daha geniştir. Bel düz, kalça dar, bacaklar ise daha incedir. Bu kadınların dikkat etmesi gereken nokta ise omuzları olduğundan daha da geniş göstermeyecek şekilde giyinmektir. Bu yüzden vatka veya düşük omuz kesimli kıyafetlerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Çan ve evaze eteklerin yanı sıra pantolon-etekte bu grup için doğru bir seçim olabilir. Üst kısımda ise dar tişört veya kazaklar, dar omuz kesimli ceketler, üstü hafif bol, kalçada oturan elbiseler tercih edilebilir. Bu kadınlar, dar kalçaları ve ince bacaklarıyla istedikleri pantolonu giymekte özgürdürler.
D tipi
Dar ve düşük omuzlar, küçük veya orta beden göğüsler, dolgun bacaklar, geniş bel ve basenler bu grubun tipik özellikleridir. Öncelikle bu tipteki kadınlara elbiselerini her zaman bir beden büyük almalarını ve bir terziye vücutlarına göre daralttırmalarını tavsiye ederiz. Çünkü vücutlarının orantısını özellikle terzi ölçüleriyle dikilmiş kıyafette mükemmel tutturabilirler. Etek boylarını ise her zaman dizaltında tutmalılar. Düz ve geniş paçalı pantolonlar ya da omuzları basene göre orantılan geniş yakalı, hafif bol ceket ve bluzlar tercih edebilirler.
E tipi:
Kalın boyun, geniş omuz, girik ve dolgun bel, omuzlarla aynı oranda genişlikteki basenler. Bu silüet dolgun vücut tipleri arasında oranlı ve düzgün bir vücut tipidir. Bilek boyu ya da düşük bel bol pantolonlar bu vücut tipleri için çok uygundur. E tipleri boyunlarını her zaman açık bırakmalıdır. Boyunlarını kapatan kıyafetler onları olduklarından şişman ve kısa boylu gösterebilir. Ki bunu da bir kadınlar olarak hiçbirimiz istemeyiz. E tipi vücutlu kadınlar bele oturan elbiseleri de rahatlıkla giyebilirler.
F tipi:
Kalın boyun, geniş ve düşük omuzlar, dolgun göğüsler, kalın ve düz bir bel, düz kalçalar ve tüm bedene oranla ince bacaklar F tipinin belirgin özellikleridir. Bu tip kadınlar öncelikle orantının sağlanması için bedenin üst kısmını inceltecek kesimleri tercih etmelidir. Drape, geniş yaka, düşük omuz kesimli kıyafetlerden kesinlikle kaçınmalıdır. Ceket boylarının kalça hizasında, etek boylarının ise en kısa dizaltında olmasına dikkat edilmelidirler. Ceket, palto, mantolarının cepleri kalça hizasında olmalıdır. F tipi vücuda sahip kadınlar karışık desenli kıyafetlerde büyük figürler yerine küçük figürler tercih ederlerse minimal bir görüntü yakalayabilirler.
Senenin moda çizgilerinden veya bir markanın tarzından yararlansalarda bu vücut tipine uygun giyinmek isteyenlerin içlerini rahatlatmıyor. Kendi vücut tipinizi tanımak ve hangi bölgelerinizi ön plana çıkaracağınızı bilmek; doğru alışveriş yapmak ve en önemlisi kendini iyi hissederek giyinmek adına çok önemli sayılmaktadır.
Kendinize yakışanı ve tarzınızı bilmek bir bütündür. Bu bütünlük sizi şıklığa taşır. Vücut diliniz, tipiniz, saçınız, ses tonunuz ve ifadeniz gibi detaylarla birlikte kıyafetinizi vücut tipinize uygun seçmek en önemli detaydır… Ama vücut tipinizi bilmek ve silüetinizin bilincinde olmak en önemlisidir. 6 ayrı vücut tipinden biri mutlaka size de uyacaktır…
A tipi
A tipi kadınlar dar, düşük omuzlara, küçük-orta beden göğüslere, ince bel ve yuvarlak basenlere sahiptir. Bu tip kadınlar, vücutlarının üst kısmında hareketli, alt kısmında ise düz paça pantolon ya da evaze kesimli etek giymelidir. Buradaki amaç basenlerin yuvarlaklığını bir avantaj olarak kullanarak alt kısma göre daha dar ve küçük olan üst bedenle oranlamaktır. Kruvaze elbiseler, bele oturan ve ampir kesimler tercih edilebilir. Bu vücut tipinde dikkat edilmesi gereken bir nokta da mutlaka topuklu ayakkabı giymektir.Çünkü popoyu yukarda göstererek kalçaları toparlayacaktır.
B tipi
Orta beden göğüs, ince veya orta beden bel ve yuvarlak basen, bu tipin en belirgin özellikleridir. Bu vücut tipi giyinmesi en kolay ve avantajlı vücut tiplerindendir. Mağazalardaki çoğu elbisenin kesimi bu vücut tipine göredir. Vücut tipinizle ilgili bilmeniz gereken en önemli nokta, omuz-basen-göğüs genişliklerinin ve bacak boyu ile üst beden oranıdır. B tipi olan kadınlar, bilek boyu ve düşük bel-düz paça pantolon, kalem ve çan etek, klasik tek düğmeli ve kruvaze ceket gibi birçok farklı modeli giyebilme şansına sahip kadınlardır. Ancak bu tip kadınların iri desenli kumaşlardan ve hareketli formlardan kaçınmalıdır. Bu seçim onları olduklarından kilolu gösterebilir.
C tipi
Bu tip vücutlarda basene oranla omuzlar daha geniştir. Bel düz, kalça dar, bacaklar ise daha incedir. Bu kadınların dikkat etmesi gereken nokta ise omuzları olduğundan daha da geniş göstermeyecek şekilde giyinmektir. Bu yüzden vatka veya düşük omuz kesimli kıyafetlerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Çan ve evaze eteklerin yanı sıra pantolon-etekte bu grup için doğru bir seçim olabilir. Üst kısımda ise dar tişört veya kazaklar, dar omuz kesimli ceketler, üstü hafif bol, kalçada oturan elbiseler tercih edilebilir. Bu kadınlar, dar kalçaları ve ince bacaklarıyla istedikleri pantolonu giymekte özgürdürler.
D tipi
Dar ve düşük omuzlar, küçük veya orta beden göğüsler, dolgun bacaklar, geniş bel ve basenler bu grubun tipik özellikleridir. Öncelikle bu tipteki kadınlara elbiselerini her zaman bir beden büyük almalarını ve bir terziye vücutlarına göre daralttırmalarını tavsiye ederiz. Çünkü vücutlarının orantısını özellikle terzi ölçüleriyle dikilmiş kıyafette mükemmel tutturabilirler. Etek boylarını ise her zaman dizaltında tutmalılar. Düz ve geniş paçalı pantolonlar ya da omuzları basene göre orantılan geniş yakalı, hafif bol ceket ve bluzlar tercih edebilirler.
E tipi:
Kalın boyun, geniş omuz, girik ve dolgun bel, omuzlarla aynı oranda genişlikteki basenler. Bu silüet dolgun vücut tipleri arasında oranlı ve düzgün bir vücut tipidir. Bilek boyu ya da düşük bel bol pantolonlar bu vücut tipleri için çok uygundur. E tipleri boyunlarını her zaman açık bırakmalıdır. Boyunlarını kapatan kıyafetler onları olduklarından şişman ve kısa boylu gösterebilir. Ki bunu da bir kadınlar olarak hiçbirimiz istemeyiz. E tipi vücutlu kadınlar bele oturan elbiseleri de rahatlıkla giyebilirler.
F tipi:
Kalın boyun, geniş ve düşük omuzlar, dolgun göğüsler, kalın ve düz bir bel, düz kalçalar ve tüm bedene oranla ince bacaklar F tipinin belirgin özellikleridir. Bu tip kadınlar öncelikle orantının sağlanması için bedenin üst kısmını inceltecek kesimleri tercih etmelidir. Drape, geniş yaka, düşük omuz kesimli kıyafetlerden kesinlikle kaçınmalıdır. Ceket boylarının kalça hizasında, etek boylarının ise en kısa dizaltında olmasına dikkat edilmelidirler. Ceket, palto, mantolarının cepleri kalça hizasında olmalıdır. F tipi vücuda sahip kadınlar karışık desenli kıyafetlerde büyük figürler yerine küçük figürler tercih ederlerse minimal bir görüntü yakalayabilirler.
SAÇLARI HIZLI UZATAN FORMÜL
Susam yağı
Çörekotu yağı
Isırgan tohumu yağı
Sarımsak yağı
Hindistan cevizi yağı
Defne yağı
Biberiye
Çam terebentin
Keten tohumu
Hint ve Jojoba yağı
Bu karışım aktarlarda hazır olarak satılıyor. Karışıma ek olarak yılan yağıda ayrı olarak haftada bir kullanılmalı.
Haftada iki gün ayrı ayrı uygulanması yeterlidir. Ayda 2 ve 4 cm arası saçta uzama elde edilir.
Çörekotu yağı
Isırgan tohumu yağı
Sarımsak yağı
Hindistan cevizi yağı
Defne yağı
Biberiye
Çam terebentin
Keten tohumu
Hint ve Jojoba yağı
Bu karışım aktarlarda hazır olarak satılıyor. Karışıma ek olarak yılan yağıda ayrı olarak haftada bir kullanılmalı.
Haftada iki gün ayrı ayrı uygulanması yeterlidir. Ayda 2 ve 4 cm arası saçta uzama elde edilir.
KAHVE REHBERİ
Caffe Latte: İtalyada içilen Espresso ve üzerine konmuş sıcak buharlanmış süt. Kahvaltıda içilir.
Caf‚ au lait (Kafeole): Caffe Latte’nin Fransız versiyonu
Caff‚ americano: Espressonun üzerine sıcak su ekleyerek espresso tadının homojen dağılmasını sağlamak.
Caffeine: Arabica’da %1.1, Robusta’da ise %2.2 bulunan ve insanın keyfini etkileyen madde. Psikoaktif ilaç. Çayda da bulunur.
Cinnamon Roast (tarçın fırınlama): En kısa süreli fırınlama, açık kahverengi çekirdekler oluşur ve üzerlerinde yağ yoktur. Asidi fazladır ancak ucuza mal olur ve fırınlama sırasında ağırlık kaybı azdır. Genellikle karışımlarda kullanılır.
Espresso Macchiato: Espressonun üzerinde bir kat süt köpüğü olması
Espresso Risretto: Espressonun bir modifikasyonu. Basınçlı suyu daha kısa süre açık tutup, az miktarda ama koyu bir espresso elde etmek.
Espresso con panna: Espressonun üzerine krem konması
Fırınlama (Roasting): Kahve çekirdeklerinin özel fırınlarda kavrulması. Kavurma derecesine bağlı olarak kahve çekirdeğinin rengi koyukahverengiye döner. Kavurulan kahvede eriyebilen yağ ve proteinler yüzeye çıkar, asitler başka asitlere dönüşür ve şekerler karamelize olur.
French roast (Fransız fırınlama): Bitter çikolata rengindedir ve çekirdeğin üzeri tama yakın yağ ile kaplıdır. Espresso fırınlama da denir. En fazla fırınlanmış kahvedir.
Full-city roast: Orta derecede fırınlanmış kahve çekirdeği. Yaygın olarak kullanılan bir fırınlama ise de, giderek daha koyu çekirdekler rağbet görmektedir. Çekirdeklerin üzerinde yağ yoktur.
Irish Coffee: Isıtılmış bir şarap bardağına 2 ölçü viski ve 1 çaykaşığı koyulur. Üzerine taze yapılmış sıcak kahve eklenir ve karıştırılır. Karışınca üzerine 1 ölçü kalın krema yavaşça akıtılır ve karıştırmadan sunulur.
Italian roast (İtalyan fırınlama): Çekirdeklerin üzeri yarıdan fazla yağla kaplıdır. İyice koyulaşmıştır. Sütlü çikolata rengi vardır.
Karamelizasyon: Kahve çekirdeğinde bulunan ve kıvamı ve tadı etkileyen karbonhidratların fırınlanma işlemi sırasındaki değişimi. Kahve çekirdeği koyulaştıkça, karamelizasyon artar ancak aşırı fırınlanırsa, yanık kokar.
Kava Tur‚cka: Çek Cumhuriyetinde kahveye ‘kava’ adı verilir. Kava Turecka ise Türk kahvesi anlamına gelir. Bizim içtiğimiz kahveden farkı daha büyük fincanlarda içilmesi ve daha kalın çekilmiş kahveden yapılmasıdır. Bu kahve dibe tam çökmez ve köpüğü içerken ağzınıza gelir.
Klorojenik asit: Kahvenin asiditesini veren ana asitlerden. Tadı kötü olup, kahve fırınlandıkça giderek kaybolur ve yerini tad verici asitler alır.
Kolloidler: Kahvede eriyemeyen ancak metal filtrelerden geçebilen partiküller. Kahvenin ağızdaki izleniminde önemli etkisi var. Kahve köpüğünü oluştururlar.
Latte Machiatto: Buharlanmış sütün içerisine biraz espresso koymak.
Moka: Yemen kahvesi, Adını Yemen’deki Muka şehrinden alır. 17. yy’a kadar dünya kahve gereksiniminin hemen hepsini karşılardı.
Rio-Y: Rio de Janeiro kaynaklı kahvelerde bulunan iyotlu, ilacımsı bir tat. Avrupa ve Amerika’da tercih edilmese de, Türkiye’de en çok tercih edilen kahvedir.
Tahmis: Kurukahve
Vienna Roast: Orta derecenin üzerinde fırınlanmış çekirdeklerdir. Üzerlerinde yağ belirmeye başlar. Tercih edilen bir fırınlama şeklidir.
Yaşlı kahve: Sıcak ve nemli havada depolanan yeşil kahve çekirdekleri. Pahalı ve aranan kahvelerdir.
Caf‚ au lait (Kafeole): Caffe Latte’nin Fransız versiyonu
Caff‚ americano: Espressonun üzerine sıcak su ekleyerek espresso tadının homojen dağılmasını sağlamak.
Caffeine: Arabica’da %1.1, Robusta’da ise %2.2 bulunan ve insanın keyfini etkileyen madde. Psikoaktif ilaç. Çayda da bulunur.
Cinnamon Roast (tarçın fırınlama): En kısa süreli fırınlama, açık kahverengi çekirdekler oluşur ve üzerlerinde yağ yoktur. Asidi fazladır ancak ucuza mal olur ve fırınlama sırasında ağırlık kaybı azdır. Genellikle karışımlarda kullanılır.
Espresso Macchiato: Espressonun üzerinde bir kat süt köpüğü olması
Espresso Risretto: Espressonun bir modifikasyonu. Basınçlı suyu daha kısa süre açık tutup, az miktarda ama koyu bir espresso elde etmek.
Espresso con panna: Espressonun üzerine krem konması
Fırınlama (Roasting): Kahve çekirdeklerinin özel fırınlarda kavrulması. Kavurma derecesine bağlı olarak kahve çekirdeğinin rengi koyukahverengiye döner. Kavurulan kahvede eriyebilen yağ ve proteinler yüzeye çıkar, asitler başka asitlere dönüşür ve şekerler karamelize olur.
French roast (Fransız fırınlama): Bitter çikolata rengindedir ve çekirdeğin üzeri tama yakın yağ ile kaplıdır. Espresso fırınlama da denir. En fazla fırınlanmış kahvedir.
Full-city roast: Orta derecede fırınlanmış kahve çekirdeği. Yaygın olarak kullanılan bir fırınlama ise de, giderek daha koyu çekirdekler rağbet görmektedir. Çekirdeklerin üzerinde yağ yoktur.
Irish Coffee: Isıtılmış bir şarap bardağına 2 ölçü viski ve 1 çaykaşığı koyulur. Üzerine taze yapılmış sıcak kahve eklenir ve karıştırılır. Karışınca üzerine 1 ölçü kalın krema yavaşça akıtılır ve karıştırmadan sunulur.
Italian roast (İtalyan fırınlama): Çekirdeklerin üzeri yarıdan fazla yağla kaplıdır. İyice koyulaşmıştır. Sütlü çikolata rengi vardır.
Karamelizasyon: Kahve çekirdeğinde bulunan ve kıvamı ve tadı etkileyen karbonhidratların fırınlanma işlemi sırasındaki değişimi. Kahve çekirdeği koyulaştıkça, karamelizasyon artar ancak aşırı fırınlanırsa, yanık kokar.
Kava Tur‚cka: Çek Cumhuriyetinde kahveye ‘kava’ adı verilir. Kava Turecka ise Türk kahvesi anlamına gelir. Bizim içtiğimiz kahveden farkı daha büyük fincanlarda içilmesi ve daha kalın çekilmiş kahveden yapılmasıdır. Bu kahve dibe tam çökmez ve köpüğü içerken ağzınıza gelir.
Klorojenik asit: Kahvenin asiditesini veren ana asitlerden. Tadı kötü olup, kahve fırınlandıkça giderek kaybolur ve yerini tad verici asitler alır.
Kolloidler: Kahvede eriyemeyen ancak metal filtrelerden geçebilen partiküller. Kahvenin ağızdaki izleniminde önemli etkisi var. Kahve köpüğünü oluştururlar.
Latte Machiatto: Buharlanmış sütün içerisine biraz espresso koymak.
Moka: Yemen kahvesi, Adını Yemen’deki Muka şehrinden alır. 17. yy’a kadar dünya kahve gereksiniminin hemen hepsini karşılardı.
Rio-Y: Rio de Janeiro kaynaklı kahvelerde bulunan iyotlu, ilacımsı bir tat. Avrupa ve Amerika’da tercih edilmese de, Türkiye’de en çok tercih edilen kahvedir.
Tahmis: Kurukahve
Vienna Roast: Orta derecenin üzerinde fırınlanmış çekirdeklerdir. Üzerlerinde yağ belirmeye başlar. Tercih edilen bir fırınlama şeklidir.
Yaşlı kahve: Sıcak ve nemli havada depolanan yeşil kahve çekirdekleri. Pahalı ve aranan kahvelerdir.
YÜZ ŞEKLİNE GÖRE KİŞİLİK ANALİZİ
İnsanların yüz,dudak,çene burun vs şekline göre kişiliğini karakterini çözebilirsiniz.
Yüzde yüz Doğru çıkıyor! DİYORLAR AMA YORUM SİZİN :)
ALIN YAPISI
Kişilerin düşüncelerini geliştirme yöntemi hakkında bilgi veriyor. Geniş alın, güçlü bir hayal gücü ve entelektüel kişilik yapısını simgeliyor.
Dar alın ise kişinin dikkatli, zamanlamaya önem veren, matematiksel yetenekleri kuvvetli biri olduğunu anlatıyor. Bombeli bir alna sahip kişiler ise inisiyatif sahibi, uyumlu ve paylaşımcı bireyler olarak kabul ediliyor.
GÖZLER
Gözler bakış açısını ve stres karşısındaki davranış şeklini anlatıyor. Çukur gözlü kişiler ciddi ve gizemli olurken, Gözleri yakın olanlar titiz, kararlı ve detaycı kişilik yapısına sahip oluyorlar.
Büyük gözler, açık sözlülüğü, kibarlığı ve sözüne güvenilirliği, Küçük gözler ise dikkatini kolay toparlamayı ve kapalılığı simgeliyor.
Düşük gözlü kişiler hayata iyimser bakmayı sevmezken, Patlak göz şekline sahip olanlar hayata karşı hevesli ve alıngan oluyorlar.
BURUN
Geniş burun, iş hayatında kendine güvenen ve sosyal yapıyı. Dar burun, kontrolcülüğü ve garanticiliği, Büyük burun, idealistliği ve lider olma isteğini Düşük burun, insanlarla iyi iletişim kurabilme yeteneğini, Yuvarlak ve şiş burun ise para konusunda başarıyı ve tasarruf düşkünlüğünü gösteriyor.
DUDAK
Geniş ve düşük dudaklar kişinin cömert olduğunu ve cinsel yaşamını geniş hayal gücüyle renklendirebildiğini, İnce dudaklar, az ve öz konuşmayı, hırsı ve muhafazakarlığı simgeliyor. Aşırı büyük alt dudak ise kişinin tembel ve zevke düşkün olduğunu anlatıyor.
ÇENE
Geniş çene otoriterliği, acımasızlığı ve enerjiyi, Sivri çene, çabuk sinirlenen yapıyı gösteriyor.
KAŞLAR
Hayata dair önemli kararların nasıl alındığı hakkında bilgi veriyor. Aşağıya doğru kaşlar, kişinin ilişkilerini ciddiye aldığını ve sahiplendiğini, Kalkık kaşlar hırslı biri olduğunu ve kolay sinirlendiğini, Uzun kaşlar güçlü ve mücadeleci kişilik yapısını, İnce kaşlar kolay vazgeçen ve esnek yapıyı, Birleşik kaşlar maceracılığı, Düz kaşlar ise iyimserliği simgeliyor.
KULAKLAR
Çevresindekileri etkileme ve onlardan etkilenme düzeyini belirliyor. Büyük kulaklar, müziğe olan yeteneği, Normal kulaklar, ciddiyeti, Başa yapışık kulaklar, toplum kurallarına bağlılığı simgeliyor. Büyük ve kepçe kulaklı kişilerin ise konuşmayı çok sevdiği belirtiliyor.
YÜZ ŞEKLİ
Kişinin duygusal ve zihinsel düzeyini belirliyor. Aşırı uzun yüzlü kişiler kibirli, Şişman yüzlüler maddiyatçı, eğlenceye rahatına düşkün, Kemikli yüze sahip olanlar çalışmayı seven ve ürkek, Zayıf yüzlüler, derin düşünceli ve dikkatli olarak kabul ediliyor.
Yüzde yüz Doğru çıkıyor! DİYORLAR AMA YORUM SİZİN :)
ALIN YAPISI
Kişilerin düşüncelerini geliştirme yöntemi hakkında bilgi veriyor. Geniş alın, güçlü bir hayal gücü ve entelektüel kişilik yapısını simgeliyor.
Dar alın ise kişinin dikkatli, zamanlamaya önem veren, matematiksel yetenekleri kuvvetli biri olduğunu anlatıyor. Bombeli bir alna sahip kişiler ise inisiyatif sahibi, uyumlu ve paylaşımcı bireyler olarak kabul ediliyor.
GÖZLER
Gözler bakış açısını ve stres karşısındaki davranış şeklini anlatıyor. Çukur gözlü kişiler ciddi ve gizemli olurken, Gözleri yakın olanlar titiz, kararlı ve detaycı kişilik yapısına sahip oluyorlar.
Büyük gözler, açık sözlülüğü, kibarlığı ve sözüne güvenilirliği, Küçük gözler ise dikkatini kolay toparlamayı ve kapalılığı simgeliyor.
Düşük gözlü kişiler hayata iyimser bakmayı sevmezken, Patlak göz şekline sahip olanlar hayata karşı hevesli ve alıngan oluyorlar.
BURUN
Geniş burun, iş hayatında kendine güvenen ve sosyal yapıyı. Dar burun, kontrolcülüğü ve garanticiliği, Büyük burun, idealistliği ve lider olma isteğini Düşük burun, insanlarla iyi iletişim kurabilme yeteneğini, Yuvarlak ve şiş burun ise para konusunda başarıyı ve tasarruf düşkünlüğünü gösteriyor.
DUDAK
Geniş ve düşük dudaklar kişinin cömert olduğunu ve cinsel yaşamını geniş hayal gücüyle renklendirebildiğini, İnce dudaklar, az ve öz konuşmayı, hırsı ve muhafazakarlığı simgeliyor. Aşırı büyük alt dudak ise kişinin tembel ve zevke düşkün olduğunu anlatıyor.
ÇENE
Geniş çene otoriterliği, acımasızlığı ve enerjiyi, Sivri çene, çabuk sinirlenen yapıyı gösteriyor.
KAŞLAR
Hayata dair önemli kararların nasıl alındığı hakkında bilgi veriyor. Aşağıya doğru kaşlar, kişinin ilişkilerini ciddiye aldığını ve sahiplendiğini, Kalkık kaşlar hırslı biri olduğunu ve kolay sinirlendiğini, Uzun kaşlar güçlü ve mücadeleci kişilik yapısını, İnce kaşlar kolay vazgeçen ve esnek yapıyı, Birleşik kaşlar maceracılığı, Düz kaşlar ise iyimserliği simgeliyor.
KULAKLAR
Çevresindekileri etkileme ve onlardan etkilenme düzeyini belirliyor. Büyük kulaklar, müziğe olan yeteneği, Normal kulaklar, ciddiyeti, Başa yapışık kulaklar, toplum kurallarına bağlılığı simgeliyor. Büyük ve kepçe kulaklı kişilerin ise konuşmayı çok sevdiği belirtiliyor.
YÜZ ŞEKLİ
Kişinin duygusal ve zihinsel düzeyini belirliyor. Aşırı uzun yüzlü kişiler kibirli, Şişman yüzlüler maddiyatçı, eğlenceye rahatına düşkün, Kemikli yüze sahip olanlar çalışmayı seven ve ürkek, Zayıf yüzlüler, derin düşünceli ve dikkatli olarak kabul ediliyor.
DOĞRU NEFES ALMANIN ÖNEMİ VE NEFES ALMA TEKNİKLERİ
Doğru Nefes Almanın Önemi
Nefes almak doğal ve otomatik bir dürtüdür. Farkında olmasak da nefes alırız. O halde nasıl nefes alınması gerektiğini öğrenmek saçma gelebilir; ancak alışkanlıklar zaman içinde ve farkında olmadan doğru nefes almayı kişiye unutturabilir!
Örneğin doğru nefes almayı önleyen duruşları alışkanlık haline getirdiğimizde kısa nefesler akciğerin maksimum kapasiteyle çalışmasını önleyebilir. Diğer yandan yaşadığımız sosyal şartlar sağlığımız ve solunum sistemimiz için tam olarak uygun olmayabilir.
Nefes almak iki nedenle çok önemlidir:
- vücudumuza ve organlarımıza yaşamlarını sürdürebilmeleri için ihtiyaç duydukları oksijeni sağlar
- vücuttan atılması gereken atık ve toksinlerden kurtulma da bir yoludur.
Oksijen vücudun ana ihtiyacıdır: İç organların, bezlerin, sinir sistemi ve beynin çalışması için elzemdir. Besin olmadan birkaç hafta, su olmadan birkaç gün yaşanabilir ama oksijen olmadan birkaç dakikadan fazla yaşayamayız.
Beynin diğer organlara oranla daha fazla oksijene ihtiyacı vardır. Yeterli oksijen almazsa zihinsel bulanıklık, negatif düşünce, depresyon ve ardından işitme ve görme bozuklukları başlar. Yaşlılar ve damar tıkanıklığı olanlar beyinlerine yeterli oksijen gitmediğinden genellikle negatif ve depresif olur. Akut bir dolaşım bozukluğunun kalbe giden oksijeni durdurması kalp krizi, beyne giden oksijeni durdurması da beyin kanamasına yol açar. Yetersiz oksijen almanın yaratabileceği rahatsızlık ve hastalıkların listesi uzun: netice olarak oksijen “kaliteli ve sağlıklı” bir yaşam için çok önemli ve gerekli!
Özellikle oturarak çalışan insanların sürekli yorgun hissetmeleri, sinirli ve verimsiz olmalarının ana sebeplerinden biri yetersiz oksijendir. Uyku düzenlerinde de sorun yaşarlar ve bu nedenle güne kötü başlarlar. Fasit döngüde bağışıklık sistemleri de zayıflar ve sorunlar artarak devam eder. Doğru nefes almak tüm bu sorunları ortadan kaldırabileceği ve dolayısıyla hayat kalitesiyle paralel olarak başarıyı da artıracağı için önemlidir.
Canlılık ve gençliliğin ana sırlarından biri temiz kan dolaşımıdır. Bunu elde etmenin en kolay yolu da soluduğumuz havada saklıdır. Doğru nefes alarak vücudun tüm organlarının doğru beslenmesini sağlayacak ve verimlilik sürelerini artıracak; bu arada daha sağlıklı bir cilde de kavuşacaksınız. Kısaca doğru nefes almak gençleşme sürecinizi başlatacaktır.
Doğru nefes almayı öğrenmek
Uyurken derin nefes alırız. Dolayısıyla doğru nefes almayı öğrenmek için basit bir yöntem olan uyuma simülasyonu yapmak gerekir: sırt üstü yatıp gözlerinizi kapatın, tüm vücudunuzu rahatlatıp uyuduğunuzu farz edin ve nefesinizi derinleştirin. Ciğerlerinizin önce alt, sonra orta ve üst loblarını havayla doldurmaya çalışın. Nefes verirken önce üst sonra orta ve en son alt loblardaki havayı boşaltmaya çalışın. Bunları yaparken herhangi bir efor harcamayın ve solunumu bütünsel bir işlem olarak gerçekleştirin. Ağzınız da mutlaka kapalı olmalıdır.
Nefes alma teknikleri
Çoğumuz üç veya dört tür solunum kullanırız. Bunlar yüksek, orta, alçak veya komple solunum türleridir. Komple solunum diğer üçünün birden kullanılmasıyla alınan nefes şeklidir.
Yüksek solunum: Göğüs ve akciğerlerin üst tarafında oluşan ve göğüs kafesi, omuz ve ensenin kalkmasıyla oluşan solunumdur. Astımlı kişiler, fazla sıkı kemer takmış olanlar, midesi fazla dolu olanlar veya çabuk nefes nefese kalanlar sıkça bu solunum türüne sığınır. Bu nefes alma şekli sığdır ve alınan nefesin çoğu gerekli yerlere ulaşmaz. Akciğerlerin sadece az kapasitesi olan üst lobları kullanıldığından bu solunum şekli en istenmeyen sayılabilir. Dar giysiler kullanan kadınlar arasında yaygın olan bu solunum türü sindirim problemi olan kişilerde de görülür.
Alçak solunum: Göğüs ve akciğerlerin alt tarafında oluşan solunumdur. Yüksek veya orta solunumdan çok daha etkindir. Bu solunumu kullanmak için nefes alırken yavaşça mideyi öne iter ve nefes verirken midenin yerine dönmesine izin verirsiniz. Diğerlerinden iyi olmasının dört ana sebebi vardır:
1. Nefes alırken daha fazla hava çekilir çünkü akciğerlerin alt lobları buna daha müsaittir.
2. Diyafram ikinci bir kalp görevi görerek pistona benzer hareketi ciğerlerin altını genişleterek damarlardaki akışı artırır; bu da dolaşımın genel anlamda iyileşmesine neden olur.
3. Bölgedeki diğer organlara diyaframın yukarı-aşağı hareketi sayesinde masaj yapılmış olur.
4. Bu solunumun sinir sistemine de pozitif etkileri vardır.
Orta solunum: Bunu anlatmak diğerlerine oranla daha zordur. Ana hatlarıyla akciğerlerin orta kısımlarına nefes doldurularak yapılan solunum şeklidir. Bu tür de sığ bir solunum şeklidir. Yüksek solunuma oranla iyi ama alçak solunuma göre yetersizdir.
Komple solunum:Tüm solunum sistemini içerir, ayrıca akciğerlerin tüm loblarını kullanmakla kalmaz, onları genişleterek daha fazla hava almalarına da neden olur. Bu tür nefes sadece nefes egzersizleri yapılırken uygulanabilir. Normal yaşam süresince alçak solunum uygulamak gerekir.
Nefes almak doğal ve otomatik bir dürtüdür. Farkında olmasak da nefes alırız. O halde nasıl nefes alınması gerektiğini öğrenmek saçma gelebilir; ancak alışkanlıklar zaman içinde ve farkında olmadan doğru nefes almayı kişiye unutturabilir!
Örneğin doğru nefes almayı önleyen duruşları alışkanlık haline getirdiğimizde kısa nefesler akciğerin maksimum kapasiteyle çalışmasını önleyebilir. Diğer yandan yaşadığımız sosyal şartlar sağlığımız ve solunum sistemimiz için tam olarak uygun olmayabilir.
Nefes almak iki nedenle çok önemlidir:
- vücudumuza ve organlarımıza yaşamlarını sürdürebilmeleri için ihtiyaç duydukları oksijeni sağlar
- vücuttan atılması gereken atık ve toksinlerden kurtulma da bir yoludur.
Oksijen vücudun ana ihtiyacıdır: İç organların, bezlerin, sinir sistemi ve beynin çalışması için elzemdir. Besin olmadan birkaç hafta, su olmadan birkaç gün yaşanabilir ama oksijen olmadan birkaç dakikadan fazla yaşayamayız.
Beynin diğer organlara oranla daha fazla oksijene ihtiyacı vardır. Yeterli oksijen almazsa zihinsel bulanıklık, negatif düşünce, depresyon ve ardından işitme ve görme bozuklukları başlar. Yaşlılar ve damar tıkanıklığı olanlar beyinlerine yeterli oksijen gitmediğinden genellikle negatif ve depresif olur. Akut bir dolaşım bozukluğunun kalbe giden oksijeni durdurması kalp krizi, beyne giden oksijeni durdurması da beyin kanamasına yol açar. Yetersiz oksijen almanın yaratabileceği rahatsızlık ve hastalıkların listesi uzun: netice olarak oksijen “kaliteli ve sağlıklı” bir yaşam için çok önemli ve gerekli!
Özellikle oturarak çalışan insanların sürekli yorgun hissetmeleri, sinirli ve verimsiz olmalarının ana sebeplerinden biri yetersiz oksijendir. Uyku düzenlerinde de sorun yaşarlar ve bu nedenle güne kötü başlarlar. Fasit döngüde bağışıklık sistemleri de zayıflar ve sorunlar artarak devam eder. Doğru nefes almak tüm bu sorunları ortadan kaldırabileceği ve dolayısıyla hayat kalitesiyle paralel olarak başarıyı da artıracağı için önemlidir.
Canlılık ve gençliliğin ana sırlarından biri temiz kan dolaşımıdır. Bunu elde etmenin en kolay yolu da soluduğumuz havada saklıdır. Doğru nefes alarak vücudun tüm organlarının doğru beslenmesini sağlayacak ve verimlilik sürelerini artıracak; bu arada daha sağlıklı bir cilde de kavuşacaksınız. Kısaca doğru nefes almak gençleşme sürecinizi başlatacaktır.
Doğru nefes almayı öğrenmek
Uyurken derin nefes alırız. Dolayısıyla doğru nefes almayı öğrenmek için basit bir yöntem olan uyuma simülasyonu yapmak gerekir: sırt üstü yatıp gözlerinizi kapatın, tüm vücudunuzu rahatlatıp uyuduğunuzu farz edin ve nefesinizi derinleştirin. Ciğerlerinizin önce alt, sonra orta ve üst loblarını havayla doldurmaya çalışın. Nefes verirken önce üst sonra orta ve en son alt loblardaki havayı boşaltmaya çalışın. Bunları yaparken herhangi bir efor harcamayın ve solunumu bütünsel bir işlem olarak gerçekleştirin. Ağzınız da mutlaka kapalı olmalıdır.
Nefes alma teknikleri
Çoğumuz üç veya dört tür solunum kullanırız. Bunlar yüksek, orta, alçak veya komple solunum türleridir. Komple solunum diğer üçünün birden kullanılmasıyla alınan nefes şeklidir.
Yüksek solunum: Göğüs ve akciğerlerin üst tarafında oluşan ve göğüs kafesi, omuz ve ensenin kalkmasıyla oluşan solunumdur. Astımlı kişiler, fazla sıkı kemer takmış olanlar, midesi fazla dolu olanlar veya çabuk nefes nefese kalanlar sıkça bu solunum türüne sığınır. Bu nefes alma şekli sığdır ve alınan nefesin çoğu gerekli yerlere ulaşmaz. Akciğerlerin sadece az kapasitesi olan üst lobları kullanıldığından bu solunum şekli en istenmeyen sayılabilir. Dar giysiler kullanan kadınlar arasında yaygın olan bu solunum türü sindirim problemi olan kişilerde de görülür.
Alçak solunum: Göğüs ve akciğerlerin alt tarafında oluşan solunumdur. Yüksek veya orta solunumdan çok daha etkindir. Bu solunumu kullanmak için nefes alırken yavaşça mideyi öne iter ve nefes verirken midenin yerine dönmesine izin verirsiniz. Diğerlerinden iyi olmasının dört ana sebebi vardır:
1. Nefes alırken daha fazla hava çekilir çünkü akciğerlerin alt lobları buna daha müsaittir.
2. Diyafram ikinci bir kalp görevi görerek pistona benzer hareketi ciğerlerin altını genişleterek damarlardaki akışı artırır; bu da dolaşımın genel anlamda iyileşmesine neden olur.
3. Bölgedeki diğer organlara diyaframın yukarı-aşağı hareketi sayesinde masaj yapılmış olur.
4. Bu solunumun sinir sistemine de pozitif etkileri vardır.
Orta solunum: Bunu anlatmak diğerlerine oranla daha zordur. Ana hatlarıyla akciğerlerin orta kısımlarına nefes doldurularak yapılan solunum şeklidir. Bu tür de sığ bir solunum şeklidir. Yüksek solunuma oranla iyi ama alçak solunuma göre yetersizdir.
Komple solunum:Tüm solunum sistemini içerir, ayrıca akciğerlerin tüm loblarını kullanmakla kalmaz, onları genişleterek daha fazla hava almalarına da neden olur. Bu tür nefes sadece nefes egzersizleri yapılırken uygulanabilir. Normal yaşam süresince alçak solunum uygulamak gerekir.
15 Mayıs 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)