Eğer kilo probleminiz varsa, yediğiniz yiyeceklerin niteliğine dikkat
ederseniz bu konuda daha kolay yol alırsınız.
Glisemik indeksi yüksek olan
yiyeceklerin farkında olun. Glisemik indeks, besinin içindeki şekerin
yüksekliğini ve hızlı kana karışmasını ifade eder. Bu türdeki besinleri
seçtiğinizde kan şekeriniz hızlı yükselir ve hızlı düşer. Bu durumda daha çabuk
acıkırsınız ve daha çok yersiniz. Mesela bu açıdan baktığımızda pirinç
yasaklıdır, bulgur masumdur; beyaz ekmek yasaklıdır, esmer ekmek masumdur; muz
yasaklıdır, kivi masumdur; karpuz yasaklıdır, kiraz masumdur; üzüm yasaklıdır,
erik masumdur; beyaz makarna yasaklıdır, kepekli makarna masumdur; mısır-patates
yasaklıdır, kurubaklagiller masumdur.
Yağlara karşı dikkatli olun. Dünya üzerindeki en yüksek kalorili yiyecek
yağlardır. Yağlar üzerine konuldukları yiyeceklerin kalorisini çok yükseltirler.
Gizli yağı yüksek yiyecekler çevremizi sarmış bir deniz şeklinde ve çoğumuz
farkında olmadan bu yiyeceklerden çok tüketiyoruz. Bu açıdan baktığımızda
pastane simidi yasaklıdır, sokak simidi masumdur; kıymadan yapılan kebaplar
adana-urfa-köfte-döner yasaklıdır, pirzola-bonfile-biftek-çöp şiş-kuşbaşı
masumdur; cipsler yasaklıdır, leblebi masumdur, hazır dondurmalar yasaklıdır,
pastane dondurması masumdur; kremalı çorbalar yasaklıdır, sade çorbalar
masumdur; şerbetli tatlılar yasaklıdır, sütlü tatlılar masumdur.
Tuzlu yiyecekleri daha az tüketmeye çalışın. Günümüzde bir insan günlük tuz
ihtiyacının yaklaşık 4 katını tüketiyor. Fazla tuz tansiyon yüksekliği, kemik
erimesi ve vücutta su tutarak ödeme neden oluyor. Turşular-salamuralar
yasaklıdır, taze sebze meyve masumdur; cipsler-krakerler yasaklıdır, patlamış
tuzsuz mısır masumdur; salam-sosis-sucuk gibi şarküteriler yasaklıdır, füme
etler göreceli olarak daha masumdur.
Protein ve kalsiyum oranı yüksek olan yiyecekler ise kilo kontrolünde tam
manası ile bir mucizedir. Süt, yoğurt, ayran, kefir yıldız olması gereken
yiyeceklerdir. Özellikle yaz aylarında cacık, yoğurtlu semiz otu, yoğurtlu
közlenmiş sebzeler, taze meyve ile yapılan katkısız yoğurtlar ve sütlü kahve
açlığa cevap vermede öncelikli seçilmesi gereken yiyeceklerdir
REHBERLİK, AİLE ÇOCUK DANIŞMANLIĞI, YAŞAM KOÇLUĞU, KİŞİSEL GELİŞİM,SAĞLIKLI YAŞAM
:))
LÜTFEN DESTEK OLUN !
28 Eylül 2011 Çarşamba
KALSİYUM HASTALARI BESLENMELERİNDE NELERE DİKKAT ETMELİLER
Türkiye’de en sık rastlanan taş tipleri kalsiyum oksalat taşlarıdır. Bu
nedenle böbrek taşı hastalarının beslenmesinde alınan oksalat miktarı büyük önem
taşımaktadır. Oksalat alımında en önemli etkenlerden biri siyah çay tüketimidir.
Siyah çay oksalattan çok zengindir, o nedenle direkt olarak etkiler. Çay dışında
fazla kahve tüketimi, suyun yetersiz tüketilmesi, tuzun fazla tüketilmesi,
oksalattan zengin sebzelerin, hayvansal kaynaklı proteinin fazla alınması riski
artıran faktörler olarak belirtilebilir.
Hayvansal kaynaklı protein, kırmızı erik ve mürdüm eriği idrarı asit yapar ve oksalat taşlarının çökmesi uygun hale gelir. O yüzden hayvansal kaynaklı proteini mümkün olduğu kadar günlük gereksinimi aşmayacak kadar öneriyoruz. Yetersiz olması da uygun değildir;çünkü vücudun protein ihtiyacı vardır ve hayvansal kaynaklı protein de vücutta en iyi kullanılan proteindir.
Sebzeler de genellikle yüksek oksalat içerdiğinden mümkün olduğu kadar oksalat miktarı az olan sebzeleri öneriyoruz. Örneğin çok koyu yeşil yapraklı sebzelerde oksalat miktarı fazladır. Ispanak, semizotu, pancar, şalgam, taze fasulye bamya gibi sebzeler bu sınıfa girer. Brokoli, bürüksel lahanası ve normal lahanada ise miktar düşüktür. Mümkün olduğu kadar sebzelerin haşlanıp, suyu süzüldükten sonra pişirilmesini ve tüketilirken beraberinde bir kalsiyum kaynağının bulunmasını (yoğurt, peynir, süt gibi) önemlidir.
Meyvelerden kırmızı erik ve mürdüm eriği asit yapar. Asit ortamda oksalat taşları çok daha kolay çöker. Çilek ve kivi de yine oksalattan zengin meyvelerdir. Limonata ve portakal suyu önerdiğimiz içecekler arasındadır… Yağlı tohumlardan fındık, yerfıstığı, badem gibi yiyecekler yine oksalattan çok zengindir. Hastalarımıza bunları azaltmalarını; kakao ve kakaolu içecekler ile kolayı mümkünse tamamen çıkarmalarını istiyoruz.
Böbrek hastalarında su tüketimi çok nem taşır. Özellikle hastanın geçmişini incelediğinizde çoğunun altında yeterli miktarda su tüketilmediğini görüyoruz. Günlük su tüketiminin 2-2,5 litre olması, toplam sıvı alımının ise; erkeklerde 3,7 litre, kadınlarda da 2,7 litre olması önemlidir.
Tuzu hayatınızdan çıkartın demiyoruz başka bir rahatsızlığı yoksa günlük 6 gram tuz normal sağlıklı bireyler için yeterlidir. İlave tuz, sofrada tuzluk kullanımını önerilmemektedir.
Hayvansal kaynaklı protein, kırmızı erik ve mürdüm eriği idrarı asit yapar ve oksalat taşlarının çökmesi uygun hale gelir. O yüzden hayvansal kaynaklı proteini mümkün olduğu kadar günlük gereksinimi aşmayacak kadar öneriyoruz. Yetersiz olması da uygun değildir;çünkü vücudun protein ihtiyacı vardır ve hayvansal kaynaklı protein de vücutta en iyi kullanılan proteindir.
Sebzeler de genellikle yüksek oksalat içerdiğinden mümkün olduğu kadar oksalat miktarı az olan sebzeleri öneriyoruz. Örneğin çok koyu yeşil yapraklı sebzelerde oksalat miktarı fazladır. Ispanak, semizotu, pancar, şalgam, taze fasulye bamya gibi sebzeler bu sınıfa girer. Brokoli, bürüksel lahanası ve normal lahanada ise miktar düşüktür. Mümkün olduğu kadar sebzelerin haşlanıp, suyu süzüldükten sonra pişirilmesini ve tüketilirken beraberinde bir kalsiyum kaynağının bulunmasını (yoğurt, peynir, süt gibi) önemlidir.
Meyvelerden kırmızı erik ve mürdüm eriği asit yapar. Asit ortamda oksalat taşları çok daha kolay çöker. Çilek ve kivi de yine oksalattan zengin meyvelerdir. Limonata ve portakal suyu önerdiğimiz içecekler arasındadır… Yağlı tohumlardan fındık, yerfıstığı, badem gibi yiyecekler yine oksalattan çok zengindir. Hastalarımıza bunları azaltmalarını; kakao ve kakaolu içecekler ile kolayı mümkünse tamamen çıkarmalarını istiyoruz.
Böbrek hastalarında su tüketimi çok nem taşır. Özellikle hastanın geçmişini incelediğinizde çoğunun altında yeterli miktarda su tüketilmediğini görüyoruz. Günlük su tüketiminin 2-2,5 litre olması, toplam sıvı alımının ise; erkeklerde 3,7 litre, kadınlarda da 2,7 litre olması önemlidir.
Tuzu hayatınızdan çıkartın demiyoruz başka bir rahatsızlığı yoksa günlük 6 gram tuz normal sağlıklı bireyler için yeterlidir. İlave tuz, sofrada tuzluk kullanımını önerilmemektedir.
VÜCUDA ALINMASI GEREKEN KALSİYUM MİKTARI (BÖBREK HASTALARI İÇİN)
Kişiye göre farklılıklar gösterse de ortalama 1000–1200 miligram alınması
önerilir. Bu miktar da 3 su bardağı süt ya da yoğurt ve iki dilim kadarda peynir
anlamına gelmektedir. Tüm besinlerden dengeli bir şekilde alınması gerekmektedir.
Günlük önerilen dozların yüzde yüzünü almaları gerekiyor. Bunun için de mutlaka
bireysel danışmanlık alınmalı ve kişinin ihtiyacına göre yönlendirilmelidir.
BÖBREK TAŞI OLANLARIN BESLENME DÜZENLERİNDE KAÇINILMASI GEREKENLER
- Siyah çayı ve kahveyi çok az tüketmeli,
- Bol su içmeli,
- Tuzu yemeklerden az miktarda almalı, ekstra tuzluk kullanmalı,
- Yeterli kalsiyum almalı, aşırıya kaçmamalı,
- Siyah çay yerine yeşil çay ya da diğer bitki çaylarını tercih etmeli,
- Alkolden uzak durmalı,
- Hayvansal kaynaklı protein alımına dikkat etmeli,
- İdeal ağırlığında olmalı, ani kilo kayıplarından kaçınmalı...
- Bol su içmeli,
- Tuzu yemeklerden az miktarda almalı, ekstra tuzluk kullanmalı,
- Yeterli kalsiyum almalı, aşırıya kaçmamalı,
- Siyah çay yerine yeşil çay ya da diğer bitki çaylarını tercih etmeli,
- Alkolden uzak durmalı,
- Hayvansal kaynaklı protein alımına dikkat etmeli,
- İdeal ağırlığında olmalı, ani kilo kayıplarından kaçınmalı...
19 Eylül 2011 Pazartesi
Mesai saatleri kısalıyor! İstihdamı arttırmak için haftalık çalışma saati azaltılacak!
Kalkınma Bakanı Yılmaz, haftalık çalışma süresini 3-4 saat indirmek istediklerini açıkladı. Böylece işsizlik de azalacak !
Hükümet,
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, mevcut yasal çerçevede istihdam artışına engel bir yapının olduğunu söyledi. "Daha fazla işe alımı değil, daha uzun çalışma saatlerini teşvik eden bir sistem var. Bu sürdürülebilir değil" diyen Yılmaz, bunu ortadan kaldırmak için hem mevcut çalışanların çalışma saatlerini indirmek, hem de işverenin
'YENİ ELEMAN ALIMI KOLAYLAŞIR'
Ali Babacan, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı: "49 saatlik çalışma süresi 45'e inerse işveren 100 kişi değil, 105- 106 kişi çalıştıracak. Bizim ortalama süreyi azaltabilmemiz, işverenin mevcut elemanlarını çok çalıştırma yerine,
ŞİDDETİ ÖNLEYİCİ REHBERLİK ÇALIŞMALARI
Her dönemin kendine özgü gelişim
özellikleri ve görevleri vardır. Bu dönemler içerisinde en sorunlu dönem
ergenlik dönemidir. Bir dönemin görevleri tamamlanmadığında ve
ihtiyaçları giderilmeğinde, bu eksiklikler bir sonraki döneme kalacaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)